1. SOYANIN ÖNEMİ
Anavatanı Çin ve Kore gibi Uzakdoğu ülkeleri olan soya bitkisi, 4 bin
yıl öncesine kadar uzanan tarihi geçmişiyle o bölgede yaşayan
insanların en önemli besin ve geçim kaynağı olmuştur. Çinliler soya
için; Harika Bitki, Kutsal Bitki, Tanrı Bitkisi, Üreyen Altın, Sarı
Mücevher ve Doğu’nun Kemiksiz Eti gibi isimler kullanarak, verdikleri
önemi ortaya koymuşlardır.
Resim-1: Soya Bitkileri
20-130 yıl kadar önce soya ile tanışan gelişmiş batılı ülkeler ise,
soya sanayilerini kurarak, soya üretimine ve kullanım alanlarının
geliştirilmesine önemli katkılar yapmışlardır. Günümüzde 170-180 milyon
ton seviyesine ulaşan Dünya Soya Üretimindeki en büyük payı % 50
oranındaki üretimiyle A.B.D almakta, onu Brezilya, Arjantin ve Çin
izlemektedir.
Soya bitkisi, ülkemize de ilk kez 1930’lu yıllarda
girmiş ve uzun yıllar boyunca sadece Karadeniz bölgesinde tarımı
yapılmıştır. Son 20 yılda uygulamaya konulan 2. Ürün Projesi ile, Ege
ve Akdeniz bölgelerinin sulanır alanlarında yetiştirilmeye başlanılan
soyanın tarımı bugün için ağırlıklı olarak Çukurova Bölgesinde
yapılmaktadır. Adana ve Osmaniye illeri, Türkiye soya üretiminin %
80-85’ini karşılamaktadır. Ancak son yıllardaki soya üretimimiz 50-60
bin tona düşmüş olup, çiftçilerimizin bu değerli ürünü daha fazla
tanıması ve ekim nöbetinde yer vererek, soya üretimini yaygınlaştırması
gerekmektedir.
Dünyayı besleyen 5-6 önemli bitkisel üründen birisi olan soyanın, yağı
çıkarıldıktan sonra kalan unu ya da küspesi çok besleyici olup,
proteince çok zengindir. Bu özelliğinden dolayı gıda sanayisinde bolca
kullanılır. Soya tohumlarında % 40-45 oranında protein, % 18-20
oranında da yağ bulunur. Dünya’da en fazla üretilen ve tüketilen yağ
soya yağı, yem sanayisinde en fazla kullanılan hammadde ise soya
küspesidir.
Bir çok hastalığa karşı, soyanın insan beslenmesinde önemli bir yeri
vardır. Gelişmiş ülkelerin tıp çevreleri kendi insanlarını, soyayı
özellikle kalp ve kanser hastalıklarına karşı koruyucu olarak tüketmek
üzere sürekli bilgilendirmektedir. Hatta, Amerika Birleşik
Devletlerinde bazı soyalı gıda ürünlerinin üzerine, “ kalp sağlığına
karşı yararlı etkisi vardır ” şeklinde uyarıcı ve bilgilendirici
etiketlerin konularak kullanılmasına izin verilmiştir.
Resim-2: Soya Sütü Bugün için gelişmiş ülkelerin piyasalarında,
soyanın sütü, peyniri, filizi, sosu, dondurması, eti ve unundan,
mürekkebi, mumu ve benzinine kadar pek çok soyalı sanayi ürünü
bulunabilmektedir. Son yıllarda ülkemizde de, ithal soyalı ürünlerin
birçoğunu market raflarında bulmak mümkün olmuştur. Özellikle gıda
sanayi ürünlerinden yararlanmak, yetersiz beslenme problemiyle boğuşan
Türk insanı için de vazgeçilmez bir seçenektir.
Resim-3: Soya Unu ve Ekmeği
İstatistiklere göre; 2003 yılında 175 bin tonu soya yağı olmak
üzere toplam 1.5 milyon tonluk soyalı ürünün ülkemize ithal edilmiş
olması, soyanın tüketim alışkanlıklarımız içerisinde giderek artan
şekilde yer almaya başladığını göstermektedir.
Bir baklagil bitkisi olarak soya, toprağa azot kazandırarak,
kendisinden sonra ekilecek olan ürünlerde verimi arttırır ve gübre
tasarrufu sağlar. Ekim nöbeti için en uygun bitkilerden birisidir.
2. BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
2.1- Kök :
Soya kazık köklü bir bitkidir ve ana köke bağlı olarak ayrıca kuvvetli
bir saçak kök sistemine de sahiptir. Kökleri 150-200 cm. derinliğe
kadar inebilirse de, genellikle 60-70 cm. derinlikte yoğunlaşırlar.
Çiçeklenme başlangıcından itibaren bu kazık ve saçak kökler üzerinde
çok sayıda yumrucuklar oluşmaktadır. Ekim sırasında kullanılan özel
soya bakterisi yoluyla bu yumrucukların içerisine havadaki azot depo
edilerek, hem soyanın kendisinin ve hem de ardından ekilecek ürünün bu
azot kaynağını kullanması sağlanır.
2.2- Sap :
Çeşide ve bitki boyuna göre değişmek üzere 10-15 boğumdan oluşan soya
sapları dik ve sert yapıda olup, üzeri sık tüylerle kaplıdır. Bitki
boyu; çeşide, ekim zamanına ve bakım şartlarına bağlı olarak 60-150 cm.
arasında değişebilir.
Soya seyrek ekilince daha fazla dallanır. Erkenci çeşitler daha kısa
boylu ve az yapraklı, geççiler ise daha uzun ve bol yapraklıdır.
Hava ve ışık yetersizliği çiçek dökmeyi arttırıp verimi düşüreceğinden,
fazla dallı ve boylu çeşitlerin sık ekilmesinden kaçınılmalıdır.
2. BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
2.1- Kök :
Soya kazık köklü bir
bitkidir ve ana köke bağlı olarak ayrıca kuvvetli bir saçak kök
sistemine de sahiptir. Kökleri 150-200 cm. derinliğe kadar inebilirse
de, genellikle 60-70 cm. derinlikte yoğunlaşırlar. Çiçeklenme
başlangıcından itibaren bu kazık ve saçak kökler üzerinde çok sayıda
yumrucuklar oluşmaktadır. Ekim sırasında kullanılan özel soya bakterisi
yoluyla bu yumrucukların içerisine havadaki azot depo edilerek, hem
soyanın kendisinin ve hem de ardından ekilecek ürünün bu azot kaynağını
kullanması sağlanır.
2.2- Sap :
Çeşide ve bitki boyuna göre
değişmek üzere 10-15 boğumdan oluşan soya sapları dik ve sert yapıda
olup, üzeri sık tüylerle kaplıdır. Bitki boyu; çeşide, ekim zamanına ve
bakım şartlarına bağlı olarak 60-150 cm. arasında değişebilir.
Soya
seyrek ekilince daha fazla dallanır. Erkenci çeşitler daha kısa boylu
ve az yapraklı, geççiler ise daha uzun ve bol yapraklıdır.
Hava ve
ışık yetersizliği çiçek dökmeyi arttırıp verimi düşüreceğinden, fazla
dallı ve boylu çeşitlerin sık ekilmesinden kaçınılmalıdır.
2.3- Yaprak :
Resim-4:
Soya Yaprakları Soya yaprakları 3 yaprakçıktan oluşan bileşik yaprak
biçimindedir.
Erkenci çeşitlerden geççilere doğru yaprak iriliği artar.
Yaprakların üzeri çeşitlere göre değişen renklerde ve sık tüylerle
kaplıdır. Tüylülük beyaz sinek zararlısına karşı koruyuculuk sağlar.
Soya yaprakları; ince, uzun, mızrak şekilli ya da oval, yumurta veya
baklava dilimi tipinde olabilir.
2.4- Çiçek :
Resim-5: Soya Çiçeği
Yaprak
koltuklarında 3-15 adet arasında değişen sayıda, kısa saplı çiçekler
bir arada bulunur. Ancak bu çiçeklerin bir kısmı, sıcaklık stresinin de
etkisiyle bakla bağlama sırasında dökülür. Özellikle ikinci ürün
ekilişlerinde, çıkıştan 25-30 gün sonra çiçeklenme başlar ve bitki
gövdesinde aşağıdan yukarıya doğru 25-30 gün kadar devam eder. Çiçek
rengi çeşitlere göre değişmek üzere beyaz veya mor renkte olabilir.
Soyada kendine döllenme söz konusudur.
2.5- Bakla :
3-5
cm. uzunlukta ve 1 cm. kalınlıkta olan soya baklaları, hafif boğumlu ve
tüylü olup, içlerinde genellikle 2-4 tohum bulunur. Yeşil renkli
baklalar olgunlaşma döneminde sarı ya da kahverengiye dönüşür.
Bitkide
bakla sayısı çeşide ve ekim sıklığına göre değişebilir. Bir metrekarede
35-40 bitkinin bulunduğu normal ekilişlerde, bir bitkide 30-40 bakla
bulunurken, bu rakam uzun boylu ve geççi çeşitlerde veya daha seyrek
ekimler nedeniyle bol dallanmış bitkilerde 200’ün bile üstüne
çıkabilmektedir.
Resim-6: Soya Baklaları
Biçerdöverle
biçim sırasında hasat kayıplarının düşük olması bakımından ilk bakla
bağlama yüksekliğinin fazla olması istenir. Bunun için de, bitkilerin
kısa sürede ve aşağıdan bakla bağlamasını önlemek amacıyla, ilk
sulamanın çiçeklenme başlangıcından önce yapılması önem taşır.
2.6- Tohum :
Soya
tohumları yassı ya da yuvarlak şekillidir. Tohum kabuğu rengi ise sarı
veya kahverenginin değişik tonlarındadır. Tohum göbeğinin rengi en
belirgin çeşit özelliği olarak beyaz, sarı, kahverengi, gri, yeşil ya
da siyah renklerde olabilir.
Resim-7: Soya Tohumları
Tohum
iriliği çeşide ve yetiştirme şartlarına göre değişebilir. Tanelerde
protein oranı % 40-45 ve yağ oranı da % 18-22 arasında değişir. Yağı
alınmış soya küspesi insan beslenmesi yanında, çok değerli bir hayvan
yemi kaynağı olarak da kullanılmaktadır.
3. İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ
Soya,
farklı iklim bölgelerine uyumlu, çok değişik özellikteki çeşitleriyle
dünyanın pek çok yerinde başarıyla yetiştirilmektedir. Mayıs-Eylül
aylarında ortalama günlük sıcaklığın 25°C olduğu yerlerde soya üretimi
için uygun bir ortam vardır diye kabul edilir.
18°C’nin altındaki ve 40°C’nin üstündeki sıcaklıklar soyanın gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.
Yetişme
dönemi boyunca soyanın 550-600 mm. suya ihtiyacı vardır. Bu nedenle,
bol yağış alan Karadeniz bölgesi dışındaki yörelerde ancak sulama
uygulamasıyla soya tarımı yapılabileceği unutulmamalıdır.
Düşük
toprak ısısı soyada çimlenmeyi geciktirir. Bu nedenle ekim için, toprak
ısısının yükseldiği nisan ayı sonlarına kadar beklemek çıkış garantisi
için gereklidir. Yaprak ve çiçek gelişimi için de düşük ve çok yüksek
sıcaklıkların azaltıcı ya da gelişmeyi engelleyici etkisi söz
konusudur. Örneğin, 29 °C’den yüksek gece ısısı verimde % 10 oranında
düşmelere neden olabilir.
Özellikle aşırı sıcak bölgelerde hava
neminin düşük olması da, baklalardaki tanelerin dolmasını olumsuz
etkileyerek, verimi düşürür. Bu nedenle, kuru hava şartlarında
sulamayla gerekli nem ortamının sağlanması yararlı olur.
3.2- Toprak İsteği :
Soya
çok kumlu topraklar dışındaki değişik toprak tiplerinde iyi yetişir.
Kumlu-killi topraklar ise en iyi yetişme ortamıdır. Üzerinde uzun süre
durgun suyun tahliye edilemeden kaldığı sıkışık toprak şartlarından pek
hoşlanmaz. Tuzlu, çorak topraklarda soya veriminde önemli düşmeler
olur. Çorak şartlara arpa ve buğdaydan daha hassas ama mısırdan daha
dayanıklıdır.
Toprağın asitliliği soya için oldukça önemlidir.
Genellikle orta (nötr) seviyelerdeki (pH: 6.0-6.5) toprak asitliği soya
için uygundur.
Soya bakterisinin asitli topraklarda iyi
gelişemeyeceği bilinmeli ve asit karakterli gübreler tercih
edilmemelidir. Genel olarak, mısır için uygun olan iklim ve toprak
şartlarında soyanın da başarılı bir şekilde yetiştirilebileceği kabul
edilmektedir.
4. TOPRAK HAZIRLIĞI
4.1. Ana üründe ;
Tarla
sonbaharda 20-25 cm derinlikte pullukla sürülür. Bazı mantar
hastalıklarının etkisini azaltmak için, toprağı derinden işleyerek
havalandırmak yararlı olmaktadır. Şubat ayı içinde, yağışlar sonrasında
çıkan yabancı otlar için kültivatör (kazayağı) veya diskaro geçirilir.
Nisan ayı sonuna doğru, tava gelen toprak diskaro ile birkaç kez yüzlek
olarak sürülür. Sürümler arasında gübre atılır, daha sonra toprağı
sıkıştırarak nem kaybını önlemek için tapan çekilerek tarla ekime hazır
hale getirilir.
Resim-8: Toprak Hazırlığında Diskaro ile Sürüm
4.2. İkinci üründe ;
İkinci
üründe toprak hazırlığı, aşırı sıcaklar ve zaman darlığı nedeniyle ana
ürüne göre daha fazla zorluklar taşıyan bir uygulamadır.
Hububat
hasadının Haziran ayı içerisinde yapılması nedeniyle, yüksek
sıcaklıkların toprak tavını olumsuz etkilemesi tehlikesine karşı,
toprak işlemenin en kısa sürede tamamlanması büyük önem taşır. Bu
konuda yapılmış pek çok araştırmanın ortak sonucu, en az toprak
işlemeyle ya da toprağı işlemeden doğrudan anız mibzerleriyle ekim
yapmanın daha yüksek verimleri sağladığını göstermektedir. Ancak,
doğrudan anıza ekim yapan mibzerlerin ülkemizde henüz yeterince
yaygınlaşamamış olması ve son dönemde anız yakmaya getirilen yasaklar
nedeniyle, anızın diskaro veya benzeri aletlerle toprağa karıştırılması
gerekmektedir.
Resim-9: İkinci Üründe Ekim Öncesi Sulama
Bu
durumda, diskaro ile anızı parçalanan ve karıştırılan tarlayı tava
getirmek üzere salma sulama yapılır. 5-6 gün sonra toprak tava gelince
kültivatör veya diskaro ile 15-20 cm derinlikte sürülür. Gübre atılır,
diskaro ve tapan çekilerek toprak hazırlığı tamamlanır.
Soyada
en uygun toprak hazırlığı metodu, sulama + toprak işleme + ekim
şeklidir. Ekim üstüne sulama yapma metodu ise, kaymak oluşumunun
çıkışları olumsuz etkilemesi yüzünden, sadece zaman darlığı olduğunda
veya geciken ekimlerde söz konusu edilmelidir.
5. EKİM ZAMANI
Soya
ana ürün olarak, toprak sıcaklığının 12-13° C’yi bulduğu Nisan ayı
ortasından itibaren ekilebilir. Geççi çeşitler nisan ayı içinde
ekilmelidir. Erkenci çeşitler ise mayıs ayı ortasına kadar ekilebilme
şansına sahiptir. İkinci ürün için en uygun ekim zamanı da, hububat
hasadının hemen arkasından, Haziran ayı içerisindeki devredir. Bu
dönemde aşırı sıcak nedeniyle toprakta tavı bulmak zor olduğundan,
sulama işlemine gerek duyulduğunda, soya ekimini daha fazla
geciktirmemek için, sulamanın zaman kaybetmeden bir an önce yapılmasına
dikkat edilmelidir.
DİKKAT !
İkinci ürün tarımında çok erkenci
çeşitler hariç, ekim işlemi kesinlikle temmuz ayına bırakılmamalıdır.
Geciken ekimler verimi azaltmakta, ilk bakla yüksekliğini ve bitki
boyunu kısaltmakta ve ayrıca hasat olgunluğunda gecikmeye yol açarak
kurutma problemlerini ortaya çıkarmaktadır.
6. ÇEŞİT SEÇİMİ
Çukurova
ve Akdeniz Bölgelerinin iklim durumu uygun olduğundan daha geççi
çeşitler ekilebilir. Ancak kuzeye doğru gidildikçe erkenci çeşitlerin
tercih edilmesinin daha doğru olacağı
unutulmamalıdır.
Son yıllarda soya çeşitlerinin sayısındaki azalmaya rağmen, piyasada
ana ve ikinci ürün ekim zamanına uygun soya çeşitleri mevcuttur.
İkinci
üründe ve geciken ekimlerde daha erkenci çeşitler tercih edilmelidir.
Sertifikalı tohumluğun kullanımı tercih edilmeli, çiftçi kendi
ürününden tohumluk ayırmak zorunda kalıyorsa; hastalıksız, kaliteli ve
çimlenme oranı yüksek tohumlukları kullanmalıdır.
7. BAKTERİ AŞILAMASI
Bakteriler,
soyanın köklerinde onunla ortak yaşayan ve havadaki azotu alıp bitkinin
kullanımına veren küçük canlılardır. Ekim sırasında toz halindeki bu
bakteriyi soya tohumlarına bulaştırıp toprağa vermek gerekir. Bu işleme
bakteri aşılaması diyoruz.
Soya bakterisi aşılamasıyla; hem daha az
azotlu gübre kullanarak paradan tasarruf edilmiş olunur ve hem de
kökler üzerinde oluşan yumrucuklarda dekara 7-12 kg. kadar saf azot
biriktirilerek soyanın ve ardından ekilecek bitkinin kullanımına
verilmiş olur. Bu işlem sırasında dikkat edilecek konular şöyledir;
- Bakteri aşılaması gölge bir yerde yapılmalıdır.
-
Serin bir yerde tutulan 1 kg toz bakteri 100 kg soya tohumu üzerine
serpilip karıştırılarak, siyah renkli bakterinin bütün tohumlara
yapışması sağlanmalıdır.
-Yapışmayı daha iyi temin etmek için, bazı
üreticiler, tohumlara elle hafifçe su serptikten sonra bakteriyi
bulaştırırlar ancak tohum kabuğunun ıslanarak ayrılmasına neden
olunduğundan bu uygulama tercih edilmemelidir. Bunun yerine, serin bir
yerde tutulan ya da
buzdolabında korunan bakteriler zaten
tohuma kolayca yapışabilecek nemde olduğundan, tohumlar ıslatılmadan,
bakterilerin doğrudan tohumlar üzerine dökülmesiyle de bakteri
aşılaması yapılabilir.
-Bu karışım güneş altında bekletilmeden hemen
ekilmelidir. Birkaç dakikalık bir sürede bile, doğrudan güneş altında
kalan bakteriler ölebilir ve aşılamanın etkisi olmaz. Bakterili
tohumların güneşten korunması için mibzer kovalarının üstünü nemli
bezlerle kapatmak yararlı sonuç verir.
8. GÜBRELEME
Soyanın ilk
gelişmesini özendirmek için dekara 2.5-3 kg saf azot verilmelidir.
Fosfor ihtiyacı ise 6 kg’dır. Buna göre dekara 13-15 kg DAP (Diamonyum
fosfat) gübresinin ekimle birlikte verilmesi yeterli olur. Başka bir
seçenek olarak da, 35 kg Süper fosfat ve 13 kg Amonyum nitrat (% 21)
gübreleri birlikte uygulanabilir. Bakteri kullanıldığında soya
köklerinde zaten yeterince azot birikmesi olacağından bitki bu
kaynaktan yararlanacaktır.
Bu nedenle, soya bakterisi
kullanıldığında, ekim sırasında daha fazla azotlu gübre verilmesine
gerek yoktur. Üstelik, fazla azotlu gübre kullanıldığında, yumru
oluşumunun azalacağı ve bakterilerin tembelleşeceği, bu nedenle de
bakteriler yoluyla kök bölgesindeki azot üretiminin düşeceği
unutulmamalıdır.
Soyada üst gübre kullanımına çoğu zaman ihtiyaç duyulmaz.
Çıkıştan
2-3 hafta sonra kökler incelendiğinde, bakterinin faaliyeti sonucu
yumrucuklar (nodozite) oluştuğu görülür. Saçak kökleri zedelemeden
sökülen bitkilerin köklerinde, 5-10 adet içi pembe renkli yumrucuk
görülmesi gerekir. Eğer böyle bir durum yoksa,yani yumrucuklar
oluşmamışsa ya da var olan yumrucukların iç rengi yeşil veya siyah
renge dönmüşse, bakterilerin ölmüş olduğunu anlarız. Bu durumda sulama
öncesinde dekara 20 kg amonyum nitrat veya 10 kg üre verip sulama
yapılmalıdır.
9. EKİM
Soyada ekim mibzerle yapılır. Geciken
ekilişlerde dekara 8-10 kg, zamanında yapılan ekilişlerde ise 7-8 kg
tohumluk kullanımı yeterlidir. Bu miktarlarda tohum iriliği de
etkilidir ve iri tohumların ekim miktarı doğal olarak daha fazla olur.
Başka bir hesapla, normal ekimlerde metrekareye 35-40 tohum, geciken
ekimlerde ise 45-50 tohum atılması uygundur.
Tohumluğun en az %
75-80’inin çimlenebilmesi, karışık olmaması, hastalıksız olması,
görünüş olarak parlak ve özürsüz olması gerekir. Buruşuk, çatlak ve
yeşil kalmış, olgunlaşmamış tohumlar kullanılmamalıdır.
Resim-10: Mibzerle Ekim Sıra arası 60 cm.( mekanizasyon şartları uygunsa daha dar da tutulabilir),
sıra üzeri ise ana üründe 5 cm ve 2. üründe 3-4 cm olmalıdır. Geciken ekimlerde sıra üzeri daha sık olarak da ekilebilir.
Ekim
mutlaka tavlı toprağa ve mibzerle 3-4 cm derinliğe yapılmalıdır. Toprak
tavı derine inmişse, mibzer ayaklarındaki sıyırıcılar aşağı
indirilerek, yüzeydeki kuru tabakanın sıyrılması ve tavlı bölgeye
ulaşılarak ekim yapılması sağlanmalıdır.
10. BAKIM İŞLERİ
Soyada
sulama işleminin zamanında ve yeterli miktarda yapılması, sulama
sonrasında ara çapa geçirilerek hem toprağın havalandırılması ve hem de
yabancı otlarla mücadele edilmesi, verim üzerinde olumlu etkiler
yapacaktır. Hastalık ve zararlılarla zamanında mücadele de önemli bakım
işlemleri arasındadır.
10.1. Sulama
Soyada tava usulü sulama
yapılmalıdır. Hasat kayıplarına yol açmamak için, tava genişliği
hesaplanırken, biçerdöver tablasının genişliği dikkate alınarak
yığınlar çekilmelidir.
Birinci su : Bitki boyu 8-10 cm olunca
yapılır. İlk su geç verilirse, bitki boyu kısa kalır ve ilk bakla
yüksekliği de düşük olur ki, bu durumda hasat kayıpları nedeniyle
verimde düşme kaçınılmazdır.
Resim-11: Soyada Birinci Sulama
İkinci
su : İlk çiçekler görülmeye başladığı zaman yapılır. Üçüncü su :
Baklalar şişmeye başladığında yapılır. Dördüncü su : Gerekirse üçüncü
sulamadan 10-15 gün sonra yapılır.
Soyanın gelişim dönemleri içinde suya en fazla ihtiyaç duyulan devre, çiçeklenme ve özellikle bakla oluşumu devresidir.
Bu nedenle sulama zamanlarını kaçırmamak gerekir. Sulama zamanının geldiği yaprakların pörsümesi ve matlaşmasından anlaşılır.
10.2. Çapalama ve Yabancı Ot Kontrolü
Soya
bitkisi gelişmesinin ilk devresinde yabancı otlardan fazlaca
etkilenmektedir. Bu nedenle sıra aralarında traktörle, gerekirse sıra
üzerinde de el çapası ile ot mücadelesi yapılmalıdır. Ot probleminin
yoğun olduğu yerlerde kimyasal ilaçlarla ot mücadelesi yapılmalıdır.
Bitkinin
gelişme devresine göre, birinci veya ikinci sudan sonra da ara çapası
yapılmalı ve toprak sıkışıklığı nedeniyle bitkilerin strese girmesi
önlenmelidir.
Çapalama esnasında boğaz doldurma yapmamaya dikkat
edilmelidir. Çünkü, bu işlem ilk bakla yüksekliğinin düşmesine ve
hasatta kayıplara neden olur.
10.3. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele
10.3.1. Soya Hastalıkları
Bölgelere
göre değişmekle birlikte, ülkemizde en etkili olan soya hastalıkları;
bitkilerin hasat zamanında bile yeşil kalıp cüceleştiği ve baklaların
eğrilip büküldüğü virüs hastalığı olan Tomurcuk Yanıklığı ile kök ve
sapları kurutarak bitkilerin ölmesine, baklaların boşkalmasına neden
olan mantar hastalığı olarak Kömür Çürüklüğü ve ayrıca Mildiyö ve
Mozaik virüsü hastalıkları şeklinde sıralanabilir.
Resim-12: Köklerde Kömür Çürüklüğü Hastalığı
Bu
hastalıkların mücadelesinde ilaçlamadan çok, sağlıklı tohum kullanmak
ve virüslü bitkilerin imhası gibi tedbirlerle çözüm yoluna
gidilmelidir. Kömür çürüklüğüne karşı da, toprak sıkışıklığını önleyici
uygulamalar yapılmalı, derin sürüm ve sulama sonrası ara çapa yaparak
toprağın havalandırılması sağlanmalıdır.
10.3.2. Soya Zararlıları
Soyanın en önemli zararlıları; Beyaz Sinek, Kırmızı Örümcek, Yeşil
Kurt, Prodenia ve Kokulu Yeşil Böcek’ tir
Resim-13: Beyaz Sinek
Beyaz
sinek, özellikle Çukurova’da yoğun zararı görülen ancak, son yıllarda
pamuk ekim alanlarının azalmasına paralel olarak yoğunluğu azalan bir
zararlı olmasına rağmen, dayanıklı çeşit kullanımının en önde gelen
tedbir olduğu unutulmamalıdır. Tüylü çeşitler bu konuda bir tercih
sebebi olmalıdır.
Resim-14: Prodenia Zararlısı
Yukarıda
sayılan zararlılarla mücadelede uygun zaman ve dozda ilaçlama yapmak
gereklidir. Yeterli sayıda ve zamanında mücadele yapılmazsa, büyük
verim kayıplarıyla karşılaşılacağı unutulmamalıdır.
Bunun için, en etkili ilaçların seçimi ve uygulama zamanı konusunda, en yakın tarım teşkilatından bilgi alınmalıdır.
11. HASAT
11.1- Hasat Zamanı
Yaprakların sararıp dökülmesinden 4-5 gün sonra hasada
başlayıp kısa sürede bitirilmesi gerekir. Ekim zamanına ve çeşitlerin
erkenci ya da geççi olmasına bağlı olarak soyada hasat dönemi
eylül-ekim aylarına denk gelir. Bu dönemde tanedeki rutubet ( % 13-14 )
hasat için uygundur. Bu oranın üzerindeki rutubette hasat sırasında
tohumlar zarar görür, daha düşük rutubette ise taneler dökülür veya
çatlar.
Hasat biçerdöverle yapılır. Biçim yüksekliği alt baklaları alacak
şekilde ayarlanmalıdır. Ürün yoğun ve sık ise, biçerin tıkanmasını ve
tohumların kırılmasını azaltmak için biçerdöver hızı azaltılmalıdır.
Resim-15:
Hasat Olgunluğuna Gelen Soya Bitkileri Hasat edilen ürün uzun süre
depolanacaksa soya tanesinde rutubet mutlaka % 13’ ün altına
düşürülmelidir. Kurutma işlemi gölge bir yerde yapılmalı, direkt güneş
altında yapılacak kurutmanın, soya tohumlarında çatlamaları arttıracağı
unutulmamalıdır.
11.2- Verim Durumu
Verim normal şartlarda, 1. ürün olarak 300-400 kg, ikinci
üründe ise 250-350 kg’ dır. Bunun için; 1 m²’de 40-50 bitkinin olması,
bitkide bakla sayısı ve tane ağırlığının da yüksek çıkması gerekir.
Hasadın gecikmesi, baklaların çatlamasına ve verimin düşmesine neden
olurken, biçerdöverle yukarıdan biçim de alt baklaların toprakta
kalmasını ve dolayısıyla hasat kayıplarını arttırır.
11.3- Depolama
Hasat edilen ürün depolanacaksa, tohumların kızışması ve bozulmasını
önleyebilmek için, depo ısısının 20-22 º C’ den az olması, depo
havasının nispi neminin de % 60’ dan düşük olması gerekir.
Kurutmaya serilen veya depolanan ürünün yığın kalınlığı 30-40 cm.’den
daha yüksek olmamalı ve ara sıra karıştırılmalıdır. Tohum neminin %
13-14’den fazla olmasının kızışmayı ve böceklendirmeyi arttıracağı
düşünülerek, ürünün sağlıklı biçimde kurutulması yanında, deponun
ısısına ve nem durumuna da dikkat edilmelidir.